İbrahim Tuna - Cinayet Kavramı

 Ahmet, kör olduğunu bildiği Mehmet’in bir uçuruma doğru yürüdüğünü görüyor, ama ondan hoşlanmadığı için aşağıya yuvarlanmasına göz yumuyor. Bu cinayet sayılır mı?

Bu soru sorulduğunda bana beş saniye içerisinde karar ver denilseydi muhtemelen "Evet" derdim. Ancak madem zamanımız ve düşünebilecek bir aklımız var, biraz yorumlayalım. Bu soru karşısında aklımda birden fazla alt konu başlıkları oluşuyor. Bunlar benim için: Doğal seçilim, Tramvay problemi, Yasalara göre alınabilecek karar... Önce konuyu birazcık içselleştirirsek daha rahat anlayacağımızı ve yorum yapma seçeneklerimizin artacağını düşünüyorum. Ahmet, Mehmet diye örneklerdense yakın çevremiz kişileri Ahmet ve Mehmet'in yerine koyarsak empati yapmamız kolaylaşır. Kendimi Ahmet'in yerine, pek sevmediğim ama buraya da tabii ki ismini veremeyeceğim birini Mehmet'in yerine koyduğumda benim için durum daha zor ve karmaşıklaşıyor. Uçurumun kenarında ölümüne bir kaç adım kalmış pek de sevmediğim arkadaşımın hayatını kurtarmak tamamen benim ellerimde. Ama pek de sevmediğim için kaderine giden yolda onun yolunu değiştirmeli, onu ölümden kurtarmalı mıyım? İlk bakışta cevap evet gibi görünüyor. Çünkü neden bir insanın yaşamını kurtarmak sadece ona seslenmek gibi basit bir eylemden ibaretken yaşamdan kopmasına göz yumalım ki değil mi? Tam burada doğal seçilim konusuna girmek istiyorum. Eğer karakterler insan yerine hayvanlar olsaydı aynı şeyi söyleyebilir miydik? Hayvanlar olaylar arasında neden-sonuç ilişkisini kuramaz. Bir kedi doğuştan kör başka bir kediyi uçurumdan düşmekten kurtardığı için kahraman seçilemez ki. Seçilse bile kedi buna bir anlam yükleyemez, o sadece başka bir kediyi gördü ve ona seslendi (miyavladı). Ya da tam tersi bir durumda kedi katil ilan edilemez. 


Ancak insanlar kedi değildirler ve insanlar bilinç sahibidir. İnsan aklı bu kadar basit bir eylemle bir insanın hayatına karar verirken bir kedi gibi özgür ve rahat olamaz ve kararı her ne olursa olsun yaptığı seçimden dolayı etkilenir ve/veya vicdan azabı duyar. Yani insan aklı ve etiği burada çok büyük bir özne oluyor. Genel ahlaka göre bir insanın ölmesine izin vermektense onu kurtarmak daha doğrudur. Çünkü katiller gibi ekstrem durumları hariç tuttuğumuzda, çoğu insan ölmeyi hak etmez (ya da etmediğini savunur). Peki olacak olana müdahale etmek ne kadar ahlaklı bir karar? Ölümden kurtardığımız kişinin ileriki hayatında yaptığı iyi ya da kötü her şey bizim yüzümüzden olmaz mı? Böyle durumlarda genelde yapılan iyi şeyler "iyi" olduğu için göz ardı edilir ama ya kötülükler? "Kör bir insan ne kötülük yapabilir ki?" diye düşünebilirsiniz. Ama bence bu şekilde düşünmek kişiyi sırf kör diye insanı insan yapan özelliklerinden mahrum bırakmaya benziyor. Kişi kör olsa da kötü kararlar alabilir, bir başkasına kötülük yapabilir. Bu durumda onun yaptığı kötülüklerden siz sorumlu olmaz mısınız?


Tramvay problemi bence doğal seçilimin insan bilinci eklenmiş hali ve az önce doğal seçilimden bahsederken de dolaylı olarak burada anlatacaklarıma da değinmiş oldum. Yani demin anlattıklarım burayla da ilişkilendirilebilir. Tramvay probleminde neredeyse aynı olay söz konusu: Ahmet ya seçimine bağlı olarak Mehmet'i öldürecek ve Mehmet'in yapabileceği şeylerin önünü kesecek ya da Ahmet, Mehmet'in yaşamasında izin verip tramvayı rayın diğer tarafının görünmediği dolaylı yoldan sorumluluklar aldığı bir tarafa çevirecek ve Mehmet'in yaptığı her şeyin sorumluluğunu alacak...

-İbrahim Tuna Kostak 11-A 474

Comments

Popular posts from this blog

Yeal 11/A Felsefe Blog

Sami Kılıçaslan - Cinayet Kavramı

Mete Yiğit - İnsan Zekası