Kağan Akyürek, Birey Toplum İlişkisi (2.Performans)

"Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..."

Sözü baştan incelersek bireyin toplumu olumlu veya olumsuz bir yönde kendi hayatında yaşadığını anlayabiliriz . Şimdi bunun hakkında; katılıp katılmama ve kişisel yorumlara gelelim.

Birey yaşamının başından itibaren bir topluma bağlı yaşari giyindikleri, konuştukları, inanıdıklarını bu toplumdan alır. Toplumu reddederken bile o toplumu reddeden bir topluluğa bağlanır. Bilinçli kısım bu topluma adapre olmaya çalışmasıdır. Bazen basit bir gün acaba bunu giysem inanlar bana garip bakar mı gibi düşüncelerle, kimi zaman belki toplumsal tepkilerden korkup aklımızdaki veya hayalimizdeki şeyleri yapmıyoruz veya yapamıyoruz. Bunun farkında olup bunu aşan bir insan nasıl toplumdan etkilenir ? Sorusuna cevap getirmek gerekirse, aslında yukarıda da dediğim gibi aslında hiçbir toplum tekil değildir toplumdan kaçamazsınız sadece o toplumdan kaçmaya çalışanlar toplumuna katılırsınız. Gerek tarihi olaylar gerek farkında bile olmadan işlenen kütltürel dogmalar ile insanlar bir bilinç akışı içerisinde bu hayatı yaşarlar. 

İçinde bulunulan çağın etkilerinden ve etiketlerinden kaçmak da aslında görece zordur. Aklınıza bir rönesans dönemi sanatçısı getirin, çok değişik bir sanat tarzı olsun ve günümüzde adam hakkında yaptıkları yüzünden deli-dahi tartışmaları dönsün ama bu adamın yaptığı tablolar yine de rönesans tablosu olacaklardır. Ayrıntılı incelerseniz içinde dönemin sanatsal anlayışını yakalamanız bile neredeyse kesindir. Tüketen insan (ki her insan tüketicidir) zaten güncele ve toplumsal yapıya bolca maruz kalır ama üretici kesim de tamamen bağımsız üretemez kafasını kaldırıp etrafına bakmalı ve toplumdan almalıdır, çünkü üreten de toplumun bir parçasıdır.

Söze biraz daha ek destek getirmek gerekirse Heidegger'in "Dasein" kavramına bakabiliriz. Heidegger'e göre, insan varoluşu, içinde bulunduğu dünya ve o dünyayı anlamlandırma biçimiyle bağlantılıdır. Yani insan aslında yanlız başına yaşamaz içinde olduğu toplum ile içinde bulunduğu toplumu yaşar ve onu anamlandırmaya çalışır. Sosyal canlılar olmak insanın hem mahareti hem de laneti olmuştur bir bakıma. Onla yaşamak zor hem de çok zor onsuz yaşamak da neredeyse imkansızdır.

Herkesin kendi kuvveti ile hayatta kaldığı vahşi bir dünya düşünün. Herkes tek başına ve sadece güçlüler hayatta kalıyor. Zamanı ilertlettiğimizde aynı fikirler benimseyenler veya tek başlarına yeterince hayatta kalma şansı olmayanların bir araya gelip basit bir topluluk oluşturacağını görürsünüz aslında bu yüzden anarşizm kısmen desteksiz ve insan doğası için imkansızdır. 

Hegel'e göre ise birey tarihin ve toplumun bir parçasıdır ve ayrı ifade edilemez. Bunu yaşantımızda pek çok alanda fark ediyoruz ama genelde fark ettiğimiz alanlar şikayetçi olduğumuz alanlar ama gündelik haraketlerimiz, düşünce ve inanışlarımız belki yeme şeklimiz bile şikayet ettiğimiz altyapıdan gelme. Bu da fark edemediğimiz kısım oluyor

Özetlemek gerekirse birey toplumdan bir parçadır ve aslında yaşamları çok da ayrı değildir kesim fark etmeksizin birinin diğerine etkisi vardır ve sosyokültürel etkiler bilinçdışı olsa bile insana işlemiştir.

Kağan Akyürek 11-A 56

Comments

Popular posts from this blog

Yeal 11/A Felsefe Blog

Sami Kılıçaslan - Cinayet Kavramı

Mete Yiğit - İnsan Zekası