Posts

Atakan Hakkı, Akıl ve İnsanlık

 Akıl(veya bilinç) insanlık için bir nimetmidir yoksa bir yara mı? Akıl ve bilinç, insanlık için hem bir nimet hemde bir yük olabilir. Bir yandan düşünme ve farkındalık insanlara yaratıcılık gösterme, sorunları çözme ve sosyal iliskiler kurma vb. faydalıklar sunar. Ayrıca, bu yetiler korku, kaygı, yanlış yolu seçme ve varoluşsal sorgulamalar gibi olumsuz duygularida beraberinde getirir. Bu bakıma akıl ve bilinç, insan deneyiminin zenginleştirici ama aynı zamanda zorlayıcı, olumsuz yönlerini oluşturur. Aslında bir yara olarak değerlendirmek o insanın deneyimlerine ve hayata bakış açısına bağlıdır. Sonuç olarak akıl ve bilinç, insan doğasında olan karmaşık ve çok boyutlu özelliklerdir. Bu boyutlar, insan deneyimini zenginleştirirken diğer bir bakıma zorluklarida beraberinde getirebilir. Kimi insanlar bu zorluklari aşarken, kimileri için bu durumlar sürekli bir mücadele haline gelebilir. Bu yüzden akıl ve bilincin insan için bir "yara" veya bir "nimet" olup olmadığı, b...

Kağan Akyürek, Birey Toplum İlişkisi (2.Performans)

"Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..." Sözü baştan incelersek bireyin toplumu olumlu veya olumsuz bir yönde kendi hayatında yaşadığını anlayabiliriz . Şimdi bunun hakkında; katılıp katılmama ve kişisel yorumlara gelelim. Birey yaşamının başından itibaren bir topluma bağlı yaşari giyindikleri, konuştukları, inanıdıklarını bu toplumdan alır. Toplumu reddederken bile o toplumu reddeden bir topluluğa bağlanır. Bilinçli kısım bu topluma adapre olmaya çalışmasıdır. Bazen basit bir gün acaba bunu giysem inanlar bana garip bakar mı gibi düşüncelerle, kimi zaman belki toplumsal tepkilerden korkup aklımızdaki veya hayalimizdeki şeyleri yapmıyoruz veya yapamıyoruz. Bunun farkında olup bunu aşan bir insan nasıl toplumdan etkilenir ? Sorusuna cevap getirmek gerekirse, aslında yukarıda da dediğim gibi aslında hiçbir toplum tekil değildir toplumdan kaçamazsınız sade...

Atakan İlhan - Thomas Mann'ın Sözü Hakkındaki Fikirlerim

Bu cümle, insanın sadece kişisel deneyimleri değil, sosyal ve kültürel çevresinin etkilerininde oldukça önemli olduğunu vurguluyor. İnsan aslında yalnızca kendi hayatını yaşarken, içinde bulunduğu toplumun, tarihsel dönemin ve toplumsal normların bir şekillenen bir parçasıdır. Bu yüzden her birey çevresinde olup bitenlerden istesin yada istemesin bir şekilde etkilenir ve bunların izlerini kendi hayatına taşır. Bireysel hayatimizda aldiğimiz kararlar ve eylemlerimizde çevremize göre şekillenebilir.  Bu etkiler ise bazen birey tarafından bilinçli bir şekilde kabul edilirken, bazende farkında olmadan bireyi olumsuz yöne itebilir. Bu, bireyin hayatını şekillendiren dışsal bir güç gibi görünsede, her bir insan bu süreçlere kişisel bir anlam katma yeteneğine de sahiptir. Yani sonuç olarak, bu cümle insanın sadece bireysel bir varlık olarak değil, tarihsel ve toplumsal bir varlık olarakta tanımlanabileceğini açıklar. İnsan toplumsal bir organizmanın parçasıdır ve bu organizma, onun hayatı...

İlkim - Toplumun Birey Üzerindeki Etkisi

İnsan yapısı gereği sosyal bir varlıktır bu nedenle yalnızca bireysel bir yaşam sürmez. İçinde bulunduğu çağdan ve o dönemin çağdaşlarından birçok yönden etkilenir.  İnsan bilinçsiz olarak sürekli toplumla etkileşim içerisindedir. Bireyin yaşadığı çağın toplumundan ve çağdaşlarından etkilenmesi bireyin hayatında derin izler bırakır bu sebeple kişiliğinin oluşmasında etkilidir. İnsan kendi istekleri doğrultusunda hareket etmeye çalışsa da çoğu zaman toplumsal baskılar ve beklentiler doğrultusunda yönlenir. Kişiliğinin oluşumunda etkili bu toplumlara en temelde aile olmak üzere aile hayatı, arkadaşlar ve iş ortamı örnek verilebilir.   Bir eserin yazıldığı dönemde o dönemin özelliklerinden, yaşayan insanların hayatından, toplumun düşünce yapısından ve yazarın toplumdan edindiği tecrübelerle oluşan kişisel düşüncelerinden izler taşıması bireyin yaşadığı çağ ve o çağdaki çağdaşlarla etkileşim içinde olduğunun bir örneğidir.

Mert Ege - Toplum ve İnsan

 Büyülü Dağ, Thomas Mann tarafından yazılan bir kitaptır. Bu kitap başta Hans Castorp'un hikayesinin anlatıldığı sıradan bir roman olarak gözükse de hikayenin altını çizen bir mesaj vardır. Şair, bu mesajı bize kitabında şöyle aktarır: "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..." Peki, şair bu sözleri ile neyi kastetmiştir? İnsanlar doğaları gereği sosyal canlılardır. En temelinde aile düzeyinde başlayan bu toplum bilinci, zamanla toplum, millet ve insanlık gibi kavramları kapsar. Bu topluluklarda yaşanan olaylar, gerek dolaylı gerek dolaysız yollardan topluluktaki her bireyi etkiler. İnsanlar duygularını, düşündüklerini, gördüklerini ve yaşadıklarını birbiriyle paylaşmak ister. İnsanlar, yalnızca kendi kişisel deneyimlerini yaşamakla kalmazlar, aynı zamanda yaşadıkları toplumun ve zamanın etkisiyle de şekillenirler ve, aynı Newton'un etki tepki yas...

Kıvanç Ege - YAŞADIĞIMIZ ÇAĞIN YAŞAM VE KİŞİLİĞİMİZ ÜZERİNE ETKİLERİ

 "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..." fikri üzerine düşüncelerimi belirteceğim, öncelikle bu fikre katıldığımı belirtmem lazım. İnsanın hep bir sürüye dahil olma isteği vardır insanlar yaşadığı dönem içerisinde bulunan gruplardan düşüncelerine, eylemlerine, öncülerine kendini en yakın bulduğu gruba dahil olmak ister kendi grubunu yaratan kişiler de dahil kendilerini bir yere ait hissetmezler ve kendilerine benzer kişileri toplarlar. Mesela eskiden metal, rock, house, rap gibi gibi müzik türleri yoktu bu sebepten ötürü bu gruplara dahil insanlar yoktur bu insanların çağa göre müzik zevklerini belirlediğini gösterir. Aynı şeyi meslekler, sporlar, hobiler ve benzeri şeyler için de geçerlidir. Bugün bile kesinlikle potansiyeli bir meslekte değerlendirlemeden, kendi müziğini bulamadan, kendini bulunmamış bir sanat dalına adıyamadan ölen insanlar olabilir...

İbrahim Tuna - Thomas Mann'ın Sözü Hakkındaki Fikirlerim

 Thomas Mann’ın “Büyülü Dağ” romanındaki "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..." cümlesi gerçekten de her gün yaşadığım dünyayı bana sorgulatmamı sağladı: İnsan, bir yandan kendi hayatını yaşar gibi görünürken, aslında zamanının ve diğer insanların hayatına dokunur aynı zamanda geçmişteki insanların yaşadıklarının etkileriyle de kendi zamanı etkilenir ve "günümüz" dediğimiz zaman şekillenir. Bu düşünce, beni durup kendimi sorgulamaya itti. Hayatımın hangi kısımları tamamen bana ait? Hangileri, çevremden ya da çağımdan bana kalan bir miras? Bazen bir karar alırım ve bu kararın tamamen bana ait olduğunu düşünürüm. Ama derinlemesine inceleyince, çoğu zaman bunun o kadar basit olmadığını görüyorum. Alışkanlıklarım, korkularım, umutlarım çoğu kez ya ailemden, ya çevremden ya da içinde yaşadığım toplumdan gelen izlerle dolu. İnsanlarla olan tecrübe...